Sihirli Eller. Prof Dr. Azmi HAMZAOĞLU

Bugün size Memleketimizden yetişen değerli bir hocamızdan söz edeceğim.Tabii ki hepimiz aynı vatan topraklarında yetişmiş, bu ülkenin insanlarıyız. Ancak yinede aynı şehirde, aynı kasaba ,köy ya da mahallede doğmuş insanların birbirlerine ayrı bir yakınlığı oluyor. Bu yazdıklarımı HEMŞERİCİLİK olarak algılamayın lütfen.
 
Beni duygulandıran bir olay olması ve çoğu kez makam, ünvan yada varlık (zenginlik) gözetmeden birbirinin yardımına koşan hemşerilere örnek olması nedeniyle anlatıyorum
Boyun Fıtığı olmuştum. Ankara’da özel doktora gittim. Günlerce tetkikler yapıldı. Sonunda ameliyat olmama karar verildi. Ancak özel bir Hastanede Prf. Doktor’umun ameliyat yapabileceği bildirildi. Yıl 2000 . Tetkik masrafları hariç 8-10 milyar gider dendi. Ben emekli bir öğretmendim. Hiç o kadar param olmadı ki......
O sırada İstanbul’a Dr. olan oğlumun yanına geldik. Önce bir Fizik tedavi’ye karar verdik. Şişli Etfal Araştırma Hastanesi’de Fizik tedaviye başladık. FTR bölüm başkanı Doktorum Banu hanım büyük bir titizlikle Fizik tedaviye başladı. Oğlum Dr. olduğu için: O’na :
-Benim babam aynı durumda olsaydı, ne yapardım, diye gece gündüz araştırma yapıyorum. Dünya’da nasıl bir tedavi uygulanıyorsa onu uygulamaya çalışıyorum.......
Diyerek elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
Bir aylık bir tedaviden sonra hiçbir gelişme olmadı. Benim ellerim ve ayaklarım iyice uyuşmağa, karın kaslarım çekilmeğe ve yürümem zorlaşmağa başlamıştı. Felç oluyordum. Bölüm Başkan yardımcısı ismini şimdi hatırlayamadığım Dr. hanım. Oğluma:
-‘ Kardeşim! Senin baban için bizim yapacağımız bir şey kalmadı. Sen O’nu bir de Prof. Dr. AZMİ HAMZAOĞLU’na göster, bir iki isim daha var ama, bu işin ustası O.’ dedi. Oğlum Dr. olduğunu söyleyerek sekreterinden randevu aldı. Akşam hastalarını muayene ettikten sonra beni kabul etti. Kapıdan yanına giderken başını salladı.
Tamam anlaşıldı. Otur bakalım
Oturduktan sonra sordum.
- Dr. bey kusura bakmayın. Ben emekli Tarih Öğretmeniyim. Sormadan duramam.
- Nerelisiniz ?
- Sinop luyum
- Ben de AYANCUK’ LUYUM.
- Deme yahu! Hangi köyden, kimlerdensin ?
- Konsa’dan. Eğitmen Memiş ve Çalmaç Süleyman Kaptan akrabalarım olurlar.
- İkisini de tanırım. Bizim Köy de oralara yakın. Şimdi, seni derhal ameliyat edeceğim. Hastalık iyice ilerlemiş.Nerede ilerlemeyi durdurursak, o kadar karlıyız demektir. Pazartesi günü yatış yapalım. Emekli Karnen vardır herhalde. Florence Nightingale Hastanesi’nde Salı günü de ameliyat yaparız.
- Ben O gün gelemem. Halen Şişli Etfal Hastanesi’n de yatıyorum. Doktorum da Adana’da toplantıda. Gelince çıkış yaptırır gelirim. Hem bu ameliyat Beyin Cerrahlarının işi değil mi?
- Bu benim de işim. Çarşamba günü gel. Cuma günü ameliyatını yapalım. Hem Dr. arkadaşın babasısın, hem öğretmensin, hem de hemşehrimsin.
Vizite ücretini girişte peşin ödemiştik. Kapıya kadar bizimle geldi. Çıkarken, sekreter bizi çağırdı ve ücreti geri verdi. Biz ne kadar almayız dediysek te, sekreter.
‘ Bana sopa mı yedireceksiniz ‘ dedi. Dediği gün yatış yaptık. Tek kişilik odamı da ayırtmış. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra, Cuma günü 8,5 saat süren uzun bir ameliyat oldum. Yoğun Bakımda 24 saat yattıktan sonra yatağıma alındım. Vizit’e geldiğinde;
- İhtiyar delikanlı! diyerek yanağımı okşadı.
On gün kadar sonra çıkışı verdi. Ben yatağımdan uzanarak elini yakaladım ve öpmek istedim. Elini birden çekerek.
- Ne yapıyorsun ? sen.
- Bu SİHİRLİ ELLER öpülür.
Koğuşta çalışanların ve hastaların yarısı Sinop’lu veya Ayancıklı idi. Sonradan öğrendim. Benim ameliyatımın kendisi ile ilgili kısmını bitirip diğer kısmını ekibine bırakıp, Cuma Namazına ve bir yakınının da cenaze namazına gitmiş.
Eve, hergün Fizik tedavi ve pansuman için ücretsiz sağlıkçı gönderdi. Sağlığıma kavuştum.Allah bin kere razı olsun. Böyle bir Prof’umuz olduğu için çok şanslıyız. Ne kadar öğünsek azdır. Şimdi de Ayancık ve çevresinde ki yaşlı ve fakir hastalar için vakıf kurmakta olduklarını öğrendim. Vakfın kurucuları arasında Adil Yıldız’ın olması beni hem sevindirdi, hem de gururlandırdı. Allah razı olsun ve başarılı kılsın. Bu gibi çalışmalar Dünya’da kalır. Onların sevap haneleri hiçbir zaman kapanmaz. Ölümsüzleşirler. Halamın oğlu Hasan Akgül de aynı dertten muzdarip. Adil Yıldız’ın aracılığı ile O’na ulaştık.
(Sayın Doktorum Sol elim de ve kolumda keçeleşme ve uyuşma var, SİHİRLİ ELLERİNİZİ öpmeğe ve ziyaretinize geleceğim.Yardımları için çok teşekkür ederim.)
‘OLMAYA DEVLET CİHANDA, BİR NEFES SIHHAT GİBİ’
Kanuni
Hoşça kalın. Sağlıklı günler dilerim.
http://www.ayancikagaclikoyu.gov.tr/yazarlarimiz/salim-akgul/98-sihirli-eller.html